AK Parti Manisa İl Başkalığı’dan Fikri Sağlar, Can Ataklı ve...

AK Parti Manisa İl Başkalığı'dan Fikri Sağlar, Can Ataklı ve İlker Başbuğ hakkında suç duyurusu

AK Parti Manisa İl Başkanlığı tarafından eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, CHP’li eski milletvekili Fikri Sağlar, Gazeteci Can Ataklı hakkında Manisa Adliyesi önünde düzenlenen basın açıklamasının ardından suç duyurusunda bulundu.

06 Ocak 2021 - 17:16

AK Parti Manisa İl Başkalığı'dan Fikri Sağlar, Can Ataklı ve İlker Başbuğ hakkında suç duyurusu

Giriş Tarihi: 06.01.2021 Güncelleme Tarihi: 06.01.2021 

AK Parti Manisa İl Başkanlığı tarafından eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, CHP’li eski milletvekili Fikri Sağlar, Gazeteci Can Ataklı hakkında Manisa Adliyesi önünde düzenlenen basın açıklamasının ardından suç duyurusunda bulundu.

AK Parti Manisa'dan Fikri Sağlar, Can Ataklı ve İlker Başbuğ hakkında suç duyurusu
AK Parti Manisa İl Başkanlığı, CHP’li eski milletvekili Fikri Sağlar’ın, “Türbanlı hâkim karşısına gittiğimde adaleti savunacağı konusunda kuşkum var” sözleriyle başlayan gazeteci Can Ataklı’nın, “Tayyip Erdoğan’ın artık seçimle bu ülkenin başından gitmesi bana pek mümkün görünmüyor. Darbe ihtimalini en az görenlerdenim. Bugünün koşullarında darbe yapabilecek kabiliyet yok. Teknik açıdan darbe yapmak çok zor.

Tayyip Erdoğan’ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin doğması, büyük bir doğal afet, deprem, başka bir doğal afet, çok can kaybına yol açacak bir sel felaketi gibi” açıklamasıyla devam eden ve en son eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “Adnan Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir ihtimalle önlenebilirdi” sözlerinin ardından Manisa Adliyesi önünde toplandı.

AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı ve partililer, CHP’li eski milletvekili Fikri Sağlar, gazeteci Can Ataklı ve eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusu öncesi basın açıklaması yapan AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, "AK Parti Manisa İl Teşkilatını temsilen, Fikri Sağlar, Can Ataklı ve İlker Başbuğ hakkında Türk Ceza Kanununun “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” başlığını taşıyan 216’ncı maddesine istinaden, Cumhuriyet Başsavcılığımıza suç duyurusunda bulunduk.

Elbette, en başından beri her dönemde milli iradenin üstünlüğünü hazmedemeyenler olmuştur. Milli irade düşmanlığı, kimi zaman darbeci, kimi zaman vesayetçi, kimi zaman marjinal akımların temsilcisi olarak karşımıza çıkmıştır. Hepsi de faşizmin en ilkel, en karanlık, en nobran söylemleri ve eylemleriyle millete, milletin değerlerine, tarihine, kültürüne saldıran köhne zihniyetin mensuplarıyla mücadele etmek, kendine bu ülkenin demokrat, yerli ve milli bireyi olarak gören herkesin en başta gelen sorumluluğudur.

Yakın tarihte 28 Şubat’tan 15 Temmuz’a kadar uzanan nice acı hatıraları hala hafızasında canlı olan milletimiz, faşist zihniyete karşı gösterdiği ilkeli ve güçlü duruş sayesinde, ülkemizin en büyük kalkınma ve demokrasi atılımının partimiz vasıtasıyla gerçekleştirilebilmesini sağlamıştır” dedi.


“Bu zihniyet sahipleriyle hukuk önünde hesaplaşmakta kararlıyız”
Kurumların saygınlığına zarar veren zihniyetle hesaplaşmakta kararlı olduklarını dile getiren Hızlı, “Kimi zaman milli iradenin tecelligahı olan Meclis’in mehabetini bozan, kimi zaman medya mecralarını kirleten, kimi zaman eskiden mensubu oldukları kurumların saygınlığına zarar veren bu zihniyet sahipleriyle hukuk önünde hesaplaşmakta kararlıyız.

Bu örneklerden biri, CHP’nin resmi yayın organı olan bir televizyon kanalında “başörtülü bir hakimin tarafsız olamayacağını ve adil yargılama yapamayacağını” söyleyen, eski milletvekili ve bakan Fikri Sağlar’ın ortaya koyduğu tavırdır.

Türkiye’nin artık geride bırakmış olması gereken, büyük acıların çekildiği ve bedellerin ödendiği bir meseleyi yeniden gündeme getiren bu kişi, CHP’nin demokrat yaldızı altındaki faşist yüzünü bir kez daha sergilemiştir.

Gazeteci kimliğiyle yaptığı bir sosyal medya paylaşımında ise Can Ataklı, Cumhurbaşkanımızın seçimle gitmeyeceğini, ordunun darbe kabiliyetinin kalmadığını, artık tek ümidin ülkenin halkta öfkeye yol açacak büyük bir felakete uğraması olduğunu söyleyebilecek kadar derin bir sefalete düşmüştür.

Darbe ve felaket çığırtkanlığı yapan bu zihniyet, ülkemiz için bizatihi bu tehditlerin kendisi kadar tehlikelidir.

Aynı şekilde, Genelkurmay eski Başkanlarından İlker Başbuğ’un, 27 Mayıs darbesinin, şayet rahmetli Menderes erken seçim kararını ilan etseydi olmayabileceği, böyle bir durumda da iktidarın zaten CHP’ye geçeceği yönündeki açıklamaları, zihinlerin gerisindeki darbe sevdasını açık etmiştir.

Sadece bu üç örnek dahi, Türkiye’nin 97 yıllık Cumhuriyet tarihinde elde ettiği milli iradenin üstünlüğünü esas alan kazanımları hala hazmeyenlerin, vesayet ve darbe dönemlerinin özlemiyle yanıp tutuştuğunu göstermeye yeterlidir.

Demokrasi tarihimiz de siyaset darbelerle her dönem inkitaya uğratılmıştır. Bugün seçilmişlerin en kritik demokratik mücadele süreci devam ederken, bu tür söylemlerin ve yaklaşımların, kesinlikle iyi niyetli olmadığı, arkasında farklı ajandaların ve gayelerin bulunduğu tartışmaya mahal vermeyecek şekilde açıktır. Unutulmamalıdır ki terörle ve her türlü vesayet odağı ile mücadele demokrasiyi koruma mücadelesidir. Hak ve özgülük mücadelesinde ülkemizin elde ettiği kazanımlara, vesayetten darbeye, terör örgütlerinin saldırılarından uluslararası tuzaklara kadar nice badireleri göğüsleyerek sahip çıkan milletimizin, bu karanlık zihniyete de hak ettiği dersi, demokrasi ve hukuk sınırları içinde vereceğinden şüphe duymuyoruz.

Türkiye’nin 81 vilayetindeki AK Parti teşkilatları olarak biz de, yapılan bu saldırıları; demokrasinin kalbi milli iradeye, onun taşıyıcısı siyaset kurumuna ve nihayetinde bizatihi demokrasimize, partimize ve seçilmiş Cumhurbaşkanımıza yönelik bir saldırı olarak görüyor ve hukukun bize verdiği hakları kullanarak, suç duyurusunda bulunmak suretiyle, milletimize ve tarihe karşı görevimizi yerine getirdiğimize inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Başkan Hızlı ve partililer basın açıklamasının ardından suç duyurusunda bulunmak üzere adliyeye girdi. Zülfikar Gençtürk
15-temmuz.net haberleri
E-Posta: 15temmuz2016.06@gmail.com..

'un skandal ifadelerinin 27 Mayıs darbecilerinin meşruiyet yalanı olduğu ortaya çıktı! Bahçeli'den Başbuğ'a sert tepki

Giriş Tarihi: 06.01.2021 Güncelleme Tarihi: 06.01.2021 

Eski Genelkurmay Başkanı , Cumhuriyet Gazetesi'ne verdiği röportajda skandal ifadelerle darbe imasında bulunmuştu. Başbuğ röportajda, "Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi" demişti. Başbuğ'un, skandal ifadelerinin 27 Mayıs darbesini yapan cuntacıların darbeyi meşru göstermek için ürettikleri yalanlardan biri olduğu ortaya çıktı. Son dakika haberine göre MHP Genel Başkanı , "Bu şahsın mantık hataları, kafa karışıklığı ileri düzeyde." dedi. Bahçeli, "Darbeler arasında mukayese yapmak ya bilgisizliğin ya da bilip de asıl hedefi perdeleyen mahzurlu bir mizacın eseridir." açıklamasında bulundu.

Bahçeli'den Başbuğ'a sert tepki

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ demokrasi karşıtı ifadeleriyle gündeme bomba gibi düştü. Cumhuriyet'e röportaj veren Başbuğ, 27 Mayıs üzerinden darbe ima ve tehdidi içeren ifadeler kullandı.

BAHÇELİ'DEN ÇOK SERT TEPKİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un darbe imalarına tepki gösterdi.

'DÜŞÜNCE VE KANAATLERİ SAKINCALI, SORUNLUDUR'

Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada şunları ifade etti:

"Sayın İlker Başbuğ'un, 4 Ocak 2021'de Cumhuriyet Gazetesi'nde neşredilen düşünce ve kanaatleri her zaviyeden sakıncalı, her cepheden sorunludur. Bu şahsın mantık hataları, kafa karışıklığı ileri düzeydedir."

Darbeler arasında mukayese yapmak ya bilgisizliğin ya da bilip de asıl hedefi perdeleyen mahzurlu bir mizacın eseridir.

Türkiye'yi çok tehlikeli bir tartışma ve kamplaşma girdabına sürüklemek maksadıyla el ovuşturan, hava koklayan, fırsat kollayan menhus emeller ve karanlık çevreler son günlerde tahrik kampanyalarına hız vermişlerdir. Ülkemizin sinir uçlarını tahriş ve tahrip etmek niyetiyle müsait ortam yoklayan mihrakların iç barış ve toplumsal huzurumuzu kirli bir senaryo çerçevesinde bozma teşebbüsleri ne gözlerden ne de dikkatlerden kaçmıştır. Kaos failleriyle kargaşa figüranları son kozlarını oynamak için tekrar nifak sahnesine çıkmışlardır. Bu kapsamda tezahür eden vahim gerçekler tüm çarpıcılığıyla ortadadır. Aziz milletimizin milli ve manevi hassasiyetleriyle ters düşmüş kör ideolojiler ve köhne siyasi kesimler emperyalizmin kurşun askerliğine soyunmuşlardır. Başörtüsü meselesinin mutabakatla çözülmesini hala kabullenemeyen, bir türlü hazmedemeyen çorak ve çürük siyasi zihniyetlerin inanç ve insan haklarına tahammülsüzlükleri maalesef yeniden nüksetmiştir. Adaleti kıyafette arayan, ahlakı şekilde araştıran, üstelik insani haslet ve imani haysiyetle açıktan çatışan zorbaların başörtüsü nefretleri ilkel ve ilkesiz bir anlayışın göstergesidir. Nitekim demokrasi ve özgürlük istismarının kaldıracıyla güç bela ayakta duran ayıplı siyaset temsilcileri zillet ve rezalet çukuruna artık iyice gömülmüşlerdir. Türk milleti mayaları ve meşrepleri lekeli güruhun gizil ve gizli amaçlarını ferasetle tefrik ve tespit etmiştir. Başörtüsü üzerinden kutuplaşma dinamiklerini harekete geçirmeyi planlayan faşist ve faziletsiz simalara elbette müsaade edilmeyecek, her zamanki gibi oyunları isabetle bozulacaktır. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi nerede durduğunu netleştirmeli, dürüst ve pürüzsüz hareket edecek siyasi erdemi gösterebilmelidir. Çünkü CHP'nin olduğu her yerde hizip, husumet ve huzursuzluk vaki bir çarpıklık olarak belirginlik kazanmaktadır. Zillet ittifakının söylemleri, siyaset metotları, kamuoyuyla ilişkileri ve irtibat kanalları sakat ve sancılıdır. Bunların medyaya yuvalanmış çıkarcı yandaşları da Türkiye'nin kazanımlarını, diriliş ve yükseliş çabalarını karalamak ve kötü göstermek için faaliyet halindedir. Bu kapsamda Ayasofya-i Kebir Camii Şerif'in açılmasını 2020 yılının felaket ve gözyaşı olaylarından birisi olarak lanse etmek kaygı ve utanç verici bir alçalmadır. Bu üslup Türk ve İslam düşmanlarının üslubudur. Kimin sözcüsü, kimlerin gözcüsü oldukları esasen belli olanların Türkiye'nin tarihi ve egemenlik haklarına kast etme düşüncesi zulme taşeronluk, Magali İdea zırvalığına teşrifatçılıktır. Ayasofya-i Kebir Camii Şerif'in kilitlerinden kurtulup Müslüman vicdanlarla buluşması 2020 yılının muhteşem bir olayı, millet nazarında unutulmayacak bir zafer anıdır. Ziyadesiyle meydandır ki, bu kutlu açılışı çekemeyenler iddia ve ilan ettikleri felaket tablosunun asıl yüzleridir. Anlaşıldığı kadarıyla, iç ve dış işgal cephesinin eşzamanlı provokasyonları 2021 yılında da devam edecektir. Ancak Türk milleti basiretlidir, şuurludur; kudret, kuvvet ve ufuk sahibidir. Bu itibarla teşkil edilen zillet ve husumet cephesinin şımarıklıklarına asla izin ve imkan vermeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik nitelikli sosyal bir hukuk devletidir. Geçmişin hüzünlü sayfalarını karıştırıp her tarafa çekilebilecek şifreli ifadelerle darbelere bahane üretmek iyi niyetle izah edilemeyecektir. Genelkurmay Eski Başkanı Sayın İlker Başbuğ'un, 4 Ocak 2021'de Cumhuriyet Gazetesi'nde neşredilen düşünce ve kanaatleri her zaviyeden sakıncalı, her cepheden sorunludur. Bu şahsın mantık hataları, kafa karışıklığı ileri düzeydedir.

GAFLET VE GARABETTİR
27 Mayıs 1960 darbesinden önce şayet bir erken seçim tarihi açıklansaydı darbe önlenebilirdi, demek tam bir gaflet, tam bir garabettir. Sayın İlker Başbuğ, erken seçim kararı almış bir hükümete karşı yapılan darbeyi gayri meşru, erken seçim kararı almamış bir hükümete yapılan darbeyi de zımnen makul ve meşru kabul etmektedir. Bu ifadeler normal karşılanacak ve sineye çekilecek bir durum sayılamayacağı gibi vesayetçi ve anti demokratik bir açmazdır. CHP'nin başını çektiği zillet ittifakının erken seçim dayatması ve zorlamasıyla Sayın Başbuğ'un sözleri üstü üste koyulduğunda, muhtemel gelişmelerle ilgili tuhaf ve düşündürücü bir illiyet bağının kurulması abartılı ve afaki bir değerlendirme olmayacaktır. Sonuçları bakımından ve toplumsal bünyede açtığı derin yaralar itibariyle hiçbir darbe masum ve mazur gösterilemeyecektir. Özellikle 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 tarihlerinde yaşanan Talat Aydemir vakalarıyla 15 Temmuz darbe girişimini ayrı yorumlamak, bu suretle 22 Şubat ve 21 Mayıs müdahale girişimlerini aklamaya çalışmak esef ve endişe verici bir yanlıştır. Ekonomik sorunlarla darbeler arasında sebep sonuç ilişkisi kurmak, dünya ekonominin çok ciddi kayıplar verdiği korona günlerinde, siyasal istikrar ile ekonomik istikrar arasındaki bağlantıya atıf yapmak oldukça kuşkulu ve zorlama bir analizdir. Demokrasiye ve millet iradesine silah doğrultmak, buna heves etmek, bunu aklından geçirmek büyük bir suçtur. Darbe cinayettir, melanettir, ihanettir. Ayrıca Sayın İlker Başbuğ'un tarihe geçmiş olayları şöyle olsaydı böyle olurdu bağlamında ele alması hem bir spekülasyon hem de nesnel gerçeklere aykırıdır. Tarih, yanlışlara kılıf aranacak, objektif esaslardan koparılacak, eğip bükülecek, hatta keyfi sonuçlar çıkarılacak bir yapboz tahtası değildir. Aksi davranışlar tarihe hakaret, tarihçilere hürmetsizliktir. Darbeler arasında mukayese yapmak ya bilgisizliğin ya da bilip de asıl hedefi perdeleyen mahsurlu bir mizacın eseridir. Tam da bu esnada, bir gazeteci müsveddesinin, aklı ve kalemi kiralanmış bir şahsın Sayın Erdoğan'ın gitmesi için büyük bir halk öfkesi ya da doğal afet lazım demesi demokrasi ve millet iradesi düşmanlığına esaslı bir örnektir. Bu tip sakat zihniyetler düştükleri uçurumda debelenirken, Cumhur İttifakı 2023'ü kucaklayacak, sonraki yılların stratejik ve reformist mimarisini heves ve heyecanla planlayacaktır.


SKANDAL AÇIKLAMA: EĞER ERKEN SEÇİM TARİHİNİ AÇIKLASAYDI DARBE ÖNLENEBİLİRDİ
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ yaptığı açıklamada, "Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir'de erken seçim tarihini açıklasaydı 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi" sözleriyle darbe imasından bulundu.

CUNTACILARIN MEŞRUİYET SÖYLEMLERİ
Başbuğ'un, skandal açıklamalarının 27 Mayıs darbesini yapan cuntacıların darbeyi meşru göstermek için ürettikleri yalanlardan biri olduğu ortaya çıktı.

Hürriyet gazetesi yazar Abdulkadir Selvi bugün kaleme aldığı yazıda Başbuğ'un söylemlerinin 27 Mayıs dönemindeki cuntacılar tarafından darbeye meşruiyet sağlamak için kullanıldığını belgelerle ortaya koydu.
İşte Selvi'nin o yazısı;
27 MAYIS'IN GÖLGESİNDE İLKER BAŞBUĞ
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, "Erken seçim olsaydı 27 Mayıs darbesi olmazdı" şeklindeki açıklaması kadim bir derdimiz olan darbe tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.

AK Parti MYK'da İlker Başbuğ hakkında çok sert eleştiriler yöneltiliyor. Erdoğan konuşulanları başıyla onaylıyor ama kendisi ayrıca bir değerlendirme yapmıyor. Bu Erdoğan'ın konuşmayacağı anlamına gelmez. Çünkü AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in "Darbe milletine silah çekmektir. Darbe emri alçaklıktır" sözlerini ilgiyle takip ediyor. Bence Erdoğan ilk konuşmasında esaslı bir cevap verecek.

TARİH BAŞBUĞ'U YALANLIYOR
"Erken seçim olsaydı 27 Mayıs yapılmazdı" tezi, 27 Mayıs'çıların darbeyi meşru göstermek için ürettikleri yalanlardan biri. Seçimin olup olmaması askerin işi mi? Ayrıca 27 Mayıs darbesinin tarihine de aykırı.

İLK DARBE GİRİŞİMİ 6 HAZİRAN'DA
DP, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde yüzde 55.2 oranında oy alarak iktidar oldu. Ama daha seçim gecesi Genelkurmay Başkanı Gürman'ın komutanları topladığı, iktidarın DP'ye verilmeyeceği haberleri Ankara'ya yayılmıştı. Celal Bayar, bu haberler üzerine Genelkurmay Başkanı ile irtibat kurma gereği duymuştu. Darbe girişimi daha seçim gecesi başlamıştı. Siz hangi erken seçim kararından söz ediyorsunuz?

Seçim gecesi yaşanan darbe tehlikesi atlatılmıştı. 22 Mayıs'ta hükümet kurulmuştu. 14 Mayıs seçimlerinin üzerinden 22 gün geçmiş, Menderes hükümeti kurulalı daha birkaç gün olmuştu. Başbakan Menderes'e ordu içinden darbe ihbarı yapılmıştı. Menderes, 6 Haziran 1950 tarihinde Genelkurmay Başkanı Abdurrahman Nafiz Gürman ve kuvvet komutanlarını emekliye sevk etti.

İŞTE O HABERİN BELGESİ
27 Mayıs'tan bir gün önce Menderes, Eskişehir'de hükümet konağının önüne toplanan on binlere seçim kararını açıklamıştı. Başbakan'ın özel kalem müdürü Ercüment Yavuzalp, "Başbakan'ın konuşmasını duyamadık. Çünkü vilayetin önündeki hoparlörlerin kablosu kesilmişti" diye anlatacaktı.

Menderes, 26 Mayıs günü Eskişehir'de Tahkikat Komisyonu'nun görevini bitirdiğini ve seçime gidileceğini açıkladı. Ama darbeciler bunun duyulmasını engellemişti. İlker Paşam, hani erken seçim erken seçim olsaydı darbe olmazdı?

AA'NIN HABER METNİ



İlker Başbuğ'un yeniden gündeme getirdiği tartışmalara ışık tutması için Anadolu Ajansı'nın arşivinden 26 Mayıs 1950 tarihinde Eskişehir'den geçtiği haberlere ulaştım.

Menderes, "Yolumuz, seçim yoludur. Serbest seçim yoludur, hürriyet ve demokrasinin memleketimize yerleştirilmesi yoludur" diyor.



TAHKİKAT KOMİSYONU
Menderes bununla yetinmemiş, Anadolu Ajansı'na yeni bir açıklama yapmış. Anadolu Ajansı bunu, "Başvekilimiz Adnan Menderes'in Anadolu Ajansı'na beyanatı" diye geçmiş. İşte o haber: "Bundan takriben bir ay evvel kurulmuş olan Meclis Tahkikat Komisyonu, bugün vazifesini bitirmiş bulunuyor. Tahkikat Komisyonu'nun vazifesi, Meclis kararı ile üç ay olarak tespit edilmiş bulunmasına rağmen bir ayda işi bitmiş oluyor."
Hani Tahkikat Komisyonu kurulduğu için darbe yapılmıştı? 27 Mayıs darbelerin anasıdır. O nedenle 27 Mayıs'ı meşru gösterecek beyanlardan uzak durmakta yarar var.

Son dakika: Bahçeli'den İlker Başbuğ ve Boğaziçi Üniversitesi tepkisi!

Son dakika haberine göre MHP Genel Başkanı , " Eski Başkanı Sayın ’un, 4 Ocak 2021’de ’nde neşredilen düşünce ve kanaatleri her zaviyeden sakıncalı, her cepheden sorunludur. Bu şahsın mantık hataları, kafa karışıklığı ileri düzeydedir. 27 Mayıs 1960 darbesinden önce şayet bir erken seçim tarihi açıklansaydı darbe önlenebilirdi, demek tam bir gaflet, tam bir garabettir." diyerek sert çıktı. Devlet Bahçeli, "Bir süredir ’ne atanan Rektör’le ilgili suni itiraz ve organize tepkiler gündemdedir. Kanuna uygun bir atamaya terör yöntemleriyle karşı çıkmak, bu vesileyle Boğaziçi Üniversite’sinden bir  çıkarmaya niyetlenmek başı ezilmesi gereken bir komplodur." dedi. Bahçeli, "Başörtüsü üzerinden kutuplaşma dinamiklerini harekete geçirmeyi planlayan faşist ve faziletsiz simalara elbette müsaade edilmeyecek, her zamanki gibi oyunları isabetle bozulacaktır." ifadelerini kullandı.

Son dakika: Bahçeli'den İlker Başbuğ ve Boğaziçi Üniversitesi tepkisi!

 Genel Başkanı  "Ülke Gündeminde Öne Çıkan Konu ve Sorun Başlıklarıyla" ilgili yazılı basın açıklaması yaptı.

HER ZAMANKİ GİBİ OYUNLARI İSABETLE BOZULACAK

TAM BİR GAFLET, TAM BİR GARABETTİR


Türkiye'nin kaybetmesi, işgal ve istilaya uğraması için pusuya yatanlar yine mahcup olacaklar, yine mağlubiyet yaşayacaklar, yine ters köşeye yatacaklardır. Büyük Türk milleti egemenliğine ve hükümranlık haklarına hayasızca meydan okuyan sefilleri tarihin çöp sepetine fırlatıp atacaktır. Hiç kimse sokakların karanlığından ikbal ve istikbal beklememelidir.

BAŞI EZİLMESİ GEREKEN BİR KOMPLO

İMAMOĞLU VE KAFTANCIOĞLU'NA ÇOK SERT ÇIKTI: KEPAZELİK
CHP'nin İstanbul İl Başkanıyla Büyükşehir Belediye Başkanı'nın bölücü ve yıkıcı odakların mihmandarı olmaları kepazeliktir ve fiilleri Cumhuriyet Savcılarının görev alanına girmektedir. Darbe imaları, erken seçim dayatmaları, ekonomik sorunlardan siyasal sonuç elde etme gayretleri ortadayken, bunun üstüne üniversitelerde öğrenci olaylarının fitilini tutuşturma arayışları vatana ihanettir. Geçmişte pek çok defa yaşandığı üzere, üniversitelerde çıkan olayların siyasal bir hüviyet kazanması, ardından da iç ve dış çıkar gruplarının güdümüne girmesi ağır bedellere, öngörülemeyecek hadiselere neden olabilecektir. Muhataplarını ikaz ediyorum; 1980 öncesi yarım kalmış bir mücadeleyi bir vesileyle tamamlamaya hiç kimse tevessül etmemelidir. Boğaziçi Üniversitesi'ne yasal yollardan Rektör atanmış ve konu kapanmıştır. Buna tahammül edemeyenlerin şanslarını fazla zorlamamaları, anarjist projelere kapılmamaları hassaten tavsiyemdir.

Milliyetçi Hareket Partisi üstünlerin ve elitlerin hukukuna değil hukukun üstünlüğüne inanmaktadır. Hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Türkiye'de sokak hukuku yoktur, zillet hukuku yoktur, taviz hukuku yoktur, teslimiyet hukuku yoktur, var diyenler hukuk ve millet önünde menfur eylemlerinin sonuçlarına muhakkak surette katlanacaklardır."

Geçmişten bugüne İlker Başbuğ gerçeği!GEÇMİŞTEN BUGÜNE İLKER BAŞBUĞ GERÇEĞİ!

İlker Başbuğ ve Can Ataklı'nın darbe imaları ne anlama geliyor? Emin Pazarcı'dan flaş sözler...İLKER BAŞBUĞ VE CAN ATAKLI'NIN DARBE İMALARI NE ANLAMA GELİYOR? EMİN PAZARCI'DAN FLAŞ SÖZLER...

Bu haber 391279 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin açıkladı | Kamuya kaç öğretmen atanacak?
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin açıkladı | Kamuya kaç...
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin açıkladı | Kamuya kaç öğretmen atanacak?
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin açıkladı | Kamuya kaç...