Adnan Oktar suç örgütüne bilgi sızdıran ismin Yaşar Okuyan olduğu ortaya çıktı! Bomba itiraf: Süreç yürüyor dikkatli olun
Giriş Tarihi 05 Ekim 2023, 12:58 Güncelleme 05 Ekim 2023, 14:12
'Turnike' ismi verilen cinsel sömürü sistemiyle onlarca genç kadını ağına düşüren 80'li yıllarda çıkışa geçen, 90'larda legal-illegal bağlantılarıyla güçlenen, 2018'de hakkında gözaltı kararı çıkarılan Adnan Oktar tarafından kurulan Adnan Hoca örgütün bilinmeyenleri geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir belgesel ile izleyiciyle buluşmuştu. Belgesel sonrası operasyon öncesinde Oktar'ın eski bir bakan tarafından uyarıldığını iddia edilmişti. Suç örgütü lideri Oktar'ı operasyon öncesinde uyaran ismin son olarak CHP'de siyaset yapan eski Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan olduğu ortaya çıktı.
1Eski Emniyet Müdürü Furkan Sezer, Adnan Oktar grubuna yönelik operasyon öncesinde Oktar'ın eski bir bakan tarafından uyarıldığını öne sürmüştü. Bu ismin kim olduğu merak edilirken eski bakan Yaşar Okuyan ismi öne çıktı. İddiaların sorulduğu Okuyan, "Bunlarla ilgili soruşturmalar olduğunu herkes biliyordu. Ben de kendilerini yanlış bir şey yapmayın diye dostça uyardım. Yanlış yapmamaları için uyardım" dedi.
"DİKKATLİ OLUN" DİYE UYARMIŞLAR
8 bin 658 yıl hapse mahkum edilen Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyonlar, yıllar geçse de gündemden düşmüyor. Operasyonun yapıldığı dönemde İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Furkan Sezer'in, eski bir bakanın Adnan Oktar'ı soruşturma konusunda uyardığını ve "Adliyede sizinle ilgili bir hazırlık süreci var, süreç yürüyor, dikkatli olun" dediğini iddia etmişti.
"DOSTÇA UYARDIM"
Bu ismin kim olduğu merak edilirken CHP yandaşı Sözcü yazarı Saygı Öztürk, Furkan Sezer'in kastettiği bakanın son olarak CHP'de siyaset yapan Yaşar Okuyan olduğunu açıkladı.
İddiaların sorulduğu Okuyan'ın, "Ben bunların televizyonlarına birkaç kez röportaja çıktım. Bir kere de iftarına gittim. Onların dışında bunlarla bir bağlantım yok. Ancak bunlarla ilgili soruşturmalar olduğunu herkes biliyordu. Ben de kendilerini yanlış bir şey yapmayın diye dostça uyardım. Yanlış yapmamaları için uyardım" dediği öğrenildi.
BELGESEL ÖRGÜTÜN KİRLİ YÜZÜNÜ ORTAYA ÇIKARDI
Kamuoyunda, "Adnan Hoca" olarak tanınan Adnan Oktar ve Silahlı Suç Örgütü'nün 'Turnike' ismi verilen cinsel sömürü sistemiyle onlarca genç kadını ağına düşürme yöntemi ve daha birçok bilinmeyen gerçek geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir belgesel ile ortaya çıktı.
2018'in Temmuz ayında hakkında birçok suçtan gözaltı kararı çıkartılan Adnan Oktar, günümüzde halen cezaevinde.
Cinsel istismar, suç örgütü kurma, tarihi eser kaçakçılığı gibi 30 ayrı suçtan cezaevinde yatan Adnan Oktar'ın yanında kedicik ve mürit adı altında kalan insanlar, özellikle de tanık koruma programındaki müşteki Ü'nün ifadelerinin bir belgeselde yayımlanmasıyla kan donduran gerçekler tüm çarpıklığıyla gün yüzüne çıktı.
Belgeselin gündemde büyük yer almasının ardından dönemin Mali Şube Müdürü Furkan Sezer katıldığı bir programda olaya ait yeni detaylar paylaşarak, emniyet güçlerinin başarılı bir şekilde yürüttüğü operasyonun detaylarını anlattı.
1999 yılında Adnan Oktar suç örgütüne düzenlenen ve başarıya ulaşamayan operasyon sonrası 2017 yılında gelen bir CİMER ihbarını değerlendirerek yeniden operasyon yapma kararı aldıklarını söyleyen Furkan Sezer, 'Biz bu ihbarı incelediğimizde, ihbarı gönderenin kimliğini teyit ettik. İhbar içerik açısından dolu ve hızlı bir çalışmayla teyit edilebilecek bilgiler içeriyordu. Örgütün içerisinde uzun yıllar kamış, örgütün kodlarını çok iyi bilen, Özkan Memati'nin bir ihbarıydı bu. Soruşturmaya çevrilmesi gerektiğine inandık' ifadelerini kullandı.
CUMHURİYET TARİHİNDE BÖYLE BİR GÖRGÜT YOK
Adnan Oktar Suç Örgütü'nün, bir örgütte bulunabilecek en fazla suç türüne sahip olduğunu belirten Sezer, "Cinsel istismar var, tehdit var, evrakta sahtecilik var, kara para aklama var, çocuğun cinsel istismarı var, 6136 sayılı kanununa muhalefet var, var da var… Böyle bir suç örgütü Cumhuriyet tarihinde yok" dedi.
CEP TELEFONU KULLANMIYOR
Sezer, Adnan Oktar'ın cep telefonu kullanmadığını belirterek, "Dosyada 235 şüpheli şahıs vardı. Gerekli kararları aldık ve soruşturmaya başladık. Teknik takip yaklaşık 8-9 ay sürdü. Adnan Oktar'ın üzerine kayıtlı bir telefon yoktur. Örgüt üyeleri kullanır" şeklinde konuştu.
KODLAR DEŞİFRE OLDU!
Örgüt içinde kullanılan şifreleri çözebilmek için örgüt içinden çıkmış ve o şifrelere hakim olan müştekilerden birkaçı ile görüştükleri bilgisini paylaşan Sezer, "Bir örgüt sözlüğü yaptık. 'Dragos', 'Kandilli'deki ev' demek. 'Abi', Adnan Oktar'ın kodu. 'Yazar', Adnan Oktar kodu. 'Annem', Adnan Oktar kodu. 'Halı Saha', toplu ve sistematik istismar. 'Bir gelir misin', 'Adnan çağırıyor işi gücü bırak gel. '300 kilo pirinç', 300 bin TL. '200 kilo kumaş', 200 bin dolar demek" bilgisini paylaştı.
ÖRGÜTE NEDEN GİRİYORLAR?
Sezer, örgütün küçük yaşlardaki insanları hedef aldığını ifade ederek, "Örgüte birisini kazandırırken temel olarak baktıkları bazı konular. Kişinin neye zaafı olduğunu bulmayı amaçlıyorlar. Para mı? kadın mı? şatafat mı istiyor? Ne istiyor? Bu konular üzerine yoğunlaşıyorlar.
Sezer, örgütün 'Kız getirme imamı' olarak bilinen Bora Yıldız hakkında da çarpıcı bilgiler verdi. Yıldız'ın hedef kız kitlesine ulaşırken sorun yaşamamak için İstanbul'un Anadolu yakasında lüks bir alışveriş merkezinde (AVM) ofis kiralayıp burayı reklam ajansı olarak kullandığı, hatta inandırıcı olması için birtakım reklam projeleri gerçekleştirdiğini belirtti.
KIZ AVINA ÇIKIYORMUŞ
Ofisin altında bulunan AVM'de 'yoğun şekilde kız avına' çıkan Yıldız'ın, örgüt liderinin beğeneceği kriterlere uygun kızı gördüğünde yanına yaklaşarak "Reklam ajansımız var, çok güzelsiniz sizi bir projede değerlendirmek isteriz" diyerek iletişim kurduğunu ifade etti.
Yıldız, kolunda örgütçe alınıp tahsis edilen lüks marka saati, elinde de lüks marka arabanın anahtarı ile 'hedef kıza' kartını uzatarak tanışıyormuş.
Sezer ayrıca Bora Yıldız'ın iş dışında 'hedef kızla' konuşmaya başladığı, iş temposu nedeniyle evlenemediğini, annesinin bu konuda kendisine baskı yaptığını, karşısına kendisinin çıktığını söyleyerek evlenme imasında bulunduğu anlattı. Yoğun bir evlilik sohbeti gerçekleştiren Yıldız'ın, çok zengin biri olduğundan ve annesini torun sahibi yapmak istediğinden bahsettiğini de ifade etti.
Bora Yıldız'ın hedef kızları örgütün tahsis ettiği yalılarda ağırladığını ifade eden Sezer, başlarda yüzeysel boyutta ilişki kurup dini telkinlerde bulunuyor, bunları ağabeyi Adnan Oktar'dan öğrendiğini anlatıyor.Turnike sistemine alışmalarını sağlamak amacıyla 'hedef kızları' götürdüğü örgüt evlerinde Yemek ve eğlence ortamı hazırlayarak diğer örgüt üyeleriyle tanıştırıyor. Bu sırada kızlara örgüt üyelerinden gelen tesadüfi dokunmalar, ağır iltifatlar var.
KADINLARIN KİBİRLERİNİ KIRMA YÖNTEMİ: TECAVÜZ
Burada turnike sisteminin başladığını söyleyen Sezer, "Örgüt kadınların kibir sahibi olduğuna inanıyor. Bu kibir, toplu cinsel istismar ve tecavüz ile kırılıyor. Daha sonra kadınlar görüntülerin üzerinden tehdit ediliyor." dedi.
Daha sonra birden fazla örgüt üyesiyle ilişkiye maruz kalan hedef kıza ki tercih sunulduğunu belirten Sezer, sistemde köle gibi kullanılan mağdur kızlar tek çıkış yolunun sözde mehdi olarak isimlendirilen Adnan Oktar ile evlenmek olduğuna inandırıldığını belirtti.
Davada Oktar'ın hedef kızı sembolik bir kabul töreni ile imam nikâhı kıyarak haremine katıp köleleştirdiği bilgisi yer alıyordu.
BİN BAKİRE KIZ İLE BİRLİKTE OLMA KRİTERİ ÜZERİNE KURULU
Bu sistem örgüt yöneticisi Adnan Oktar tarafından talimat ile oluşturulmuş, yine mehdiliğin zuhur alametlerinden olan bin bakire kız ile birlikte olma kriterini gerçekleştirmek üzere kuruluydu.
ADNAN OKTAR'IN 24 SAATİ
Adnan Oktar'ın hava aydınlandıktan sonra uykuya daldığını söyleyen Sezer, Oktar'ın ölüm korkusu nedeniyle başında bir nöbetçi ile uykuya daldığını ifade etti. Uyandıktan sonra gazetesini okuyor. Evin içindeki herkes ona hizmet etmek zorunda.
AYAKKABISINI FÖN MAKİNESİ İLE ISITILIYORDU
Adnan Oktar'ın kediciği Beril Koncagül ifadesinde şunları söylemişti:
Gazete okurken bile sapık. İki kız, yarı çıplak gazeteyi tutuyor, sayfalarını çeviriyorduk, o da okuyordu. Artık gazeteyi tutmaktan ellerimiz titriyordu ama umursamıyordu. Çoraplarını biz giydiriyorduk. Telefonu eline almıyor, kızlar kulağına tutuyor. Bir dakika geciksen olay çıkarıyor. Ayakkabısını giymeden ve saatini takmadan önce fön makinesiyle ısıtıyorduk.
KIZGIN ÇAY DÖKÜYORMUŞ
Sezer, Oktar'ın kadınlar üzerinde psikolojik ilaçlar kullandığını belirterek, Oktar'ın dediklerini yapmazlarsa kadınları acımasızca dövdüğünü, üzerlerine kızgın çay döktüğü bilgisini paylaştı.
KADINLAR NEDEN BENZER FİZİKSEL ÖZELLİKLERE SAHİP?
Sezer, Adnan Oktar'ın, 'Kedicikler' olarak bilinen kadınları, çeşitli estetik operasyonlarla, 1980'li yıllarda Ankara'nın gece hayatında etkilendiği bir kadına benzetmeye çalıştığını ifade etti. Öte yandan Sezer, örgütün doktorunun olduğunu da söyledi.
Örgüt, ağına düşürdüğü insanları, özellikle kadınları tekrar toplum içine karışamayacak hale getirdiğini söyleyen Sezer, "Adnan'ın önüne geldiğinizde zaten ruhunuz bedeninizden ayrılmış, bir eşya haline geliyorsunuz. 100 binin üzerinde mağdur insan var." dedi.
ÖRGÜTE GİRMENİN BAZI ŞARTLARI VAR
Örgüte girmenin belirli şartları olduğunu anlatan Sezer, "Ya çok zengin olmanız gerekiyor, ya çok güzel veya yakışıklı olmanız gerekiyor, ya da çok özel bir beceriniz olması gerekiyor" dedi.
500 KUTU DOĞUM KONTROL HAPI ELE GEÇİRİLDİ
Evlerden 500 kutu doğum kontrol hapı çıktığını söyleyen Sezer, Bu hapların hormon hapları kategorisinde yer aldığını söyledi. Evlerde kadın ve erkeklerin ayrı yaşadıklarını aktaran Sezer, bazı üyelerin evli olduklarını hatta çocukları bile olduğunu ifade etti
PARANIN KAYNAĞI NEREDEN GELİYOR?
Sezer, örgütün finansal kaynağını birkaç farklı yol ile sağladığına işaret ederek, "İlk olarak yurt dışındaki bir ülkeden Adnan Oktar'a Türk aile yapısını bozmak üzerine para gönderiliyor. İkinci olarak iyi şirketler kurup, bankalardan kredi alarak daha sonra bu şirketleri batırıyorlar." dedi.
ÇIRIL ÇIPLAK KUR'AN-I KERİM OKUYAN KADINLAR
Örgüt üyesi bir kadının çırıl çıplak Kur'an-ı Kerim okurken bir görüntüsünü paylaştığını ifade eden Sezer, bu fotoğrafa gelen hakaret yorumlarına yönelik davalar açıldığını belirtti. Örgütün hukuk grubunun bu tazminat davaları ile ayda 15 milyon para kazandığını söyledi.
100 BİNİN ÜZERİNDE MAĞDUR
Örgüte dahil edilen kadınların şantaj ve tehditle örgütten çıkmasının engellendiğini söyleyen Sezer, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:
"Örgüt, ağına düşürdüğü insanları, özellikle kadınları tekrar toplum içine karışamayacak hale getiriyor. Bir kere fiziksel özellikleriyle oynuyor. İkincisi, raydan çıktığınızda, Adnan'ın önüne geldiğinizde zaten ruhunuz bedeninizden ayrılmış, bir eşya haline geliyorsunuz. 100 binin üzerinde mağdur insan var."
11 YAŞINDA BİR MAĞDUR VAR
11 yaşında bu örgüt tarafından istismar edilen mağdur var.
Biz 14 yaşında ifadesini aldık. Annesi getiriyor… Annesi örgütte. İstismar edildiği zaman yaşı 11. Annesi kızına diyor ki, 'Dağ evine gideriz, sen Adnan'la kalırsın. Korkma, merak etme ben de yan taraftaki evde olacağım.' Dava dosyasında var. Ses kayıtları var bunun…
Bu örgüt, böyle bir örgüt. Bunlardan bir tanesi içeride, dışarıda ne var bilmiyoruz. Örgütte pedofili yoğun. Firari olan üyeler var. Örgüt aktif. İçeridekinden çok dışarıda insan var.
Örgüt faaliyetlerine devam ediyor şu anda. Polis de faaliyetlerine devam ediyor. Adnan Oktar bugün cezaevinden çıksa, örgüt 24 saatte eskisinden daha güçlü olur.
Fakat 25. saatte devlet tepesine biner. Örgütün, FETÖ ile çok benzer özellikleri var."
SÜLEYMAN SOYLU'NUN HABERİ VARDI
Öte yandan yapılan belgeselde eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya haber verilmediğine dair bir iddia gündeme gelmişti. Sezer, programda bu iddiayı yalanlayarak, "Dosyanın içinde teknik takip var. Gereken izinleri almamız için eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya haber vermemiz gerekiyordu. Bu nedenle böyle bir şeyin söz konusu olması mümkün değil. Sayın bakan bu dosyaya sonuna kadar sahip çıkmıştır" dedi.
YORUMLAR