Şehit aileleri ve gazilerden Bülent Arınç'a tepki mektubu.

Bülent Arınç'ın bir televizyon programında Kavala ve Demirtaş hakkında yaptığı açıklamaya Şehit Aileleri ve Gazi Vakfı sitem dolu mektup gönderdi. Tüm şehir aileleri ve gaziler adına konuşan Şehir Aileleri ve Gazileri Vakfı Genel Başkanı Lokman Aylar," Biz tüm şehit aileleri ve gaziler adına söylüyorum; hakkımızı Bülent Arınç'a helal etmiyoruz" dedi.


Şehit aileleri ve gazilerden Bülent Arınç'a tepki mektubu.

 önünde  tutan ailelerden ’a  tepkisi

Giriş Tarihi: 23.11.2020  21:47 Güncelleme Tarihi: 23.11.2020  22:14

’li ’ın cezaevinde tahliye edilmesine ilişkin sözler sarf eden ’a, bir tepki de 448 gündür HDP il binası önünde  tutan ailelerden geldi. Aileler, "Selahattin Demirtaş tüm yaşananların sorumlusudur, onun serbest bırakılmasını isteyen Bülent Arınç, gelsin önce bizlere destek versin" diyerek tepkilerini dile getirdi. Öte yandan "rencide oldum" diyen Arınç istifa sinyali verdi. Detaylar haberimizde...

Bülent Arınç’a tepki büyük

HDP'li Selahattin Demirtaş'ın cezaevinde tahliye edilmesine ilişkin sözler sarf eden Bülent Arınç'a, bir tepkide 448 gündür çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutarak il binası önünde evlat nöbeti tutan ailelerden geldi.

Bülent Arınç'ın Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili skandal "Tahliye edilmesi lazım" sözlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "Fitne ateşi" yorumu gelmişti. Yeni açıklama yapan Arınç, istifa sinyali verip, "Dünkü konuşma beni çok rencide etti. Sayın Cumhurbaşkanı çok ağır bir konuşma yaptı" dedi.

Bülent Arınç'ın HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasına yönelik tepkisini, elinde tutuğu kızı Songül'ün fotoğrafıyla gösteren anne Fatma Akkuş, "Selahattin Demirtaş insanları sokağa çağırdığı zaman kızım Songül Sur'da rehin tutuluyordu. Bülent Arınç'ın Demirtaş'ın serbest bırakılmasını istemesi bizleri çok derinden üzdü. Bizler evlat nöbetindeki aileler olarak 1,5 yıldır burada nöbetteyiz Bülent Arınç gelsin bizlere de destek versin. Bizim çocuklarımız da masumdur ve dağa götürülüp ölüme terk edilmişler. Bizlerinde hakkı var, Selahattin Demirtaş için insan hakları var ise bizler içinde olması gerekiyor" dedi.

"DEMİRTAŞ SUÇSUZ VE MASUM OLSAYDI EVLATLARIMIZ YANIMIZDA OLURDU"

Evladından 5 yıldır haber alamadığını ve sesine dahil hasret kaldığını aktaran Ramazan Üçdağ'ın annesi Mevlüde Üçdağ, "Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması için önce bizlerin evlatları serbest bırakılması gerekiyor. Bizim çocuklarımız dağa kaçırıldığında Selahattin Demirtaş o zaman HDP Genel Başkanıydı, ben çocuğum için çok mücadele verdim ama izine rastlayamadım. Bülent Arınç Selahattin Demirtaş suçsuz ve masum demiş, o suçsuz masum olsaydı şimdi evlatlarımız hepsi sıcak yuvasında olurdu. Biz Demirtaş'ın serbest bırakılmasını asla istemiyoruz ve masum değildir. Masum olsaydı bu elimde tutuğum fotoğraftaki masum çocuğu dağa götürmezlerdi" diye konuştu.

"BÜLENT ARINÇ KAÇIRILAN ASKER VE POLİSLERDEN NEDEN BAHSETMİYOR"

Gaziantep'te ikamet eden anne Songül Altıntaş, vatani görevi için usta birliğine giderken 2 Ekim 2015'te Tunceli'nin Pülümür ilçesinde terör örgütü PKK mensuplarınca kaçırılan oğlu Müslüm (24) için 448 gündür eylemde olduğunu söyledi. Demirtaş'ın masum olmadığını belirten anne Altıntaş, "Bülent Arınç Selahattin Demirtaş'ın suçsuz olduğunu ve masum olduğunu belirtmiş. Madem masumsa bırakılsın tamam da, peki ya benim oğlumun ne suçu vardı vatani görevine gidiyordu onu alıp dağa kaçırdılar. Bülent Arınç kaçırılan asker ve polislerden neden bahsedip istemiyor, Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasını istiyor. Bizler evlatlarımızın kokusuna bile hasret kalmışız. Bir Diyarbakır anneleri olarak Bülent Arınç'ı kınıyorum" şeklinde konuştu.

Posta Gazetesi'nden Murat Çelik'e konuşan Bülent Arınç, istifa iddialarının 'şu an için' doğru olmadığını ve "Erdoğan'la bizzat görüşeceğini" belirtti.

"RENCİDE OLDUM" | İSTİFA GELİYOR...

Başkan Erdoğan'ın kendisi hakkında ağır konuştuğunu ve rencide olduğunu söyleyen Arınç, Çelik'in "Görünen o ki, Cumhurbaşkanı görüşmeniz istifanızla sonuçlanacak. Peki sadece Cumhurbaşkanlığı YİK üyeliğinden mi ayrılacaksınız, yoksa AK Parti'den de istifanız söz konusu mu?" sorusunu ise "Elbette sadece YİK'ten. Partiden neden istifa edeyim?" diye cevapladı.

İşte Arınç'ın açıklamaları:

"Ben duygusal bir insanım. Dünkü konuşma beni çok rencide etti. Sayın Cumhurbaşkanı çok ağır bir konuşma yaptı.

İstifa ettiğim yönünde bazı söylentiler çıkmış ama şu an için bu doğru değil. Ben başkaları gibi Twitter'dan, Instagram'dan istifa etmem.

Oluşan durumla ilgili, Sn. Cumhurbaşkanı ile bizzat görüşmeyi bekliyorum. Sn. Cumhurbaşkanı bugün İstanbul'daymış. Programı yoğun. Dolayısıyla bugün görüşemedim. Sanırım yarın Ankara'da olacak ve görüşebiliriz diye düşünüyorum.

Kendisiyle görüştükten sonra gereken neyse onu yapacağım. Gelişen şartlar altında o konuşmayı yapmaya neden ihtiyaç duyduğunu kendisinden dinlemek isterim.

Kendisinden dinledikten sonra, "O konuşmanın muhatabı bendim. Bu durumda buyurun istifa mektubumu" diyebilirim.

Benim üzerimden hem Sayın Cumhurbaşkanımız'ın hem de Yüksek İstişare Kurulu'nun (YİK) yıpratılmasına izin vermem. Bana yakışmaz.

Daha önce de bazı açıklamalarım üzerine "Bunları söyleyen birinin YİK'te ne işi var" türünden yorumlar yapanlar oldu. Oysa benim yapacak daha çok işim var.

Ama öyle bir noktaya gelir ki bazen, orada kalmaktansa gitmek daha yerinde olur.

(Görünen o ki, Cumhurbaşkanı görüşmeniz istifanızla sonuçlanacak. Peki sadece Cumhurbaşkanlığı YİK üyeliğinden mi ayrılacaksınız, yoksa AK Parti'den de istifanız söz konusu mu?)

Elbette sadece YİK'ten. Partiden neden istifa edeyim?"

Şehit aileleri ve gazilerden Bülent Arınç'a tepki mektubu

Bülent Arınç’ın bir televizyon programında Kavala ve Demirtaş hakkında yaptığı açıklamaya Şehit Aileleri ve Gazi Vakfı sitem dolu mektup gönderdi. Tüm şehit aileleri ve gaziler adına konuşan Şehit Aileleri ve Gazileri Vakfı Genel Başkanı Lokman Aylar, "Biz tüm şehit aileleri ve gaziler adına söylüyorum; hakkımızı Bülent Arınç’a helal etmiyoruz" dedi.

Şehit aileleri ve gazilerden Bülent Arınç'a tepki mektubu

Selahattin Demirtaş'ın cezaevinden tahliye edilmesine ilişkin sözler sarf eden Bülent Arınç'ın yaptığı açıklamalara tepki gösteren Başkan Lokman Aylar, "Şehit aileleri ve gazilerimizle ilgili hangi çalışmayı yapmış? Hangi kitabı okumuş? Hangi şehit evine gitmiş de dramını, şehidimin evlatlarının, eşinin, annesinin, babasının yüreğindeki acıyı hissetmiş? Bülent Arınç'a diyoruz ki; Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne (GATA) gitsin bu uğurda bedel ödeyen, gözlerini, ellerini, bacaklarını kaybeden gazilerimizi dinlesin” şeklinde konuştu.

“Terör örgütleriyle en etkin mücadele verdiğimiz şu günlerde bu söylemler bile ihanettir”

Selahattin Demirtaş'tan 'kravatlı terörist' olarak bahseden Genel Başkan Lokman Aylar, “Siyasi söylemlerle terör örgütlerine moral verenler, yeniden açılım süreci isteyenleri harekete geçirmişlerdir. Biz vatan kahramanları olarak uyarıyoruz. Terör örgütleriyle en etkin mücadele verdiğimiz şu günlerde bu söylemler bile ihanettir. Yakılan fitne ateşine benzin dökmektir. Herkes aklını başına devşirsin. Terör örgütünde üst düzey yöneticilik yapan birine beraat istemek kimsenin hakkı da haddi de değildir. Bizler vatan kahramanları olarak atılacak adımların karşısında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

"Terör örgütlerine sahip çıkmak sizin ne haddiniz ne de hakkınızdır"

Bülent Arınç'ın Türk halkının Selahattin Demirtaş'ın 'Devran' isimli kitabını okumasını önermesi üzerine konuşan Aylar," Biz bugün Bülent Arınç'ın adresine iki kitap göndereceğiz. Bir tanesi Şehadete Koşanlar kitabı. Bu kitabın içinde şehitlerimizin hayallerinin dramları, yaşadıkları övünçleri, bu ülkeye ödedikleri bedelleri anlatan sözleri var. Bunu okusun Bülent Arınç. Terör örgütlerinin yazmış olduğu kitapları değil. Bülent Arınç'a göndereceğimiz diğer bir kitap da şehitlerimizin ailesine yazmış oldukları mektuplardır. Yani Vakfımızın çıkarmış olduğu şehit mektupları kitabıdır. Bu kitabı da Bülent Arınç'a gönderiyoruz. Buradan diyoruz ki; Bülent Arınç bu kitapları iyi okusun, ondan sonra çıksın terör örgütlerinin abiliğini yapmaya kalkışsın, terör örgütlerini içeriden çıkarmak için cübbesini giysin, mahkemeye gitsin onları savunsun. Bu vatanın ekmeğini yiyorsanız, suyunu içiyorsanız bunlar şehitlerimizin sayesindedir. Bu topraklarda yaşıyorsanız; bu, topraklara kanını döken şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesindedir. Bu topraklara bizler bedel ödedik, sizler sefasını sürüyorsunuz. Sefasını sürerken terör örgütlerine sahip çıkmak sizin ne haddiniz ne de hakkınızdır. Aklınızı başınıza alın! Size bu toprakları, bu vatanı dar ederiz. Gidin terör örgütünü savunacaksanız Kandil'e çıkın. Orada onlarla beraber yemek yiyin, onların suyunu için. Bu vatanın ekmeğini yiyorsanız bu ülkenin evlatlarına, bu ülkenin topraklarına ihanet etme hakkınız yoktur. Biz tüm şehit aileleri ve gaziler adına söylüyorum. Hakkımızı Bülent Arınç'a helal etmiyoruz" ifadelerine yer verdi.

Şehit aileleri ve gazilerden Bülent Arınç'a tepki mektubu
Şehit aileleri ve gazilerden Bülent Arınç'a tepki mektubu
Şehit aileleri ve gazilerden Bülent Arınç'a tepki mektubu
Şehit aileleri ve gazilerden Bülent Arınç'a tepki mektubu
Şehit aileleri ve gazilerden Bülent Arınç'a tepki mektubu

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / ALİ NARGÜNER

Son dakika: Başkan Erdoğan 12. 'na video mesaj yolladı

Giriş Tarihi: 21.11.2020  19:10 Güncelleme Tarihi: 21.11.2020  21:47

Başkan Erdoğan 12. 'na video mesaj yolladı. Başkan Erdoğan mesajında, "Şimdiye kadar din, dil, ırk ayrımı yapmadan 156 ülkeye ve 9 uluslararası kuruluşa destek olduk." ifadelerine yer verdi. Erdoğan, "Türkiye olarak etrafımızdaki sorunlarla ilgilenirken asla irredantist yani yayılmacı-müdahaleci bir anlayış içinde değiliz." dedi.

Başkan Erdoğan'dan kritik mesajlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan son dakika aşı açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi'ne İstanbul'dan canlı bağlantıyla katıldı. Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin üreteceği aşıyı inşallah tüm insanlığın hizmetine sunacağız" ifadelerini kullandı.

Video Player

00:34 | 04:33

Use Up/Down Arrow keys to increase or decrease volume.

Online Video Platform

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Geliştirilen aşılar, mevcut adaletsizlikleri daha da derinleştirmek yerine insanlığın ortak malı olacak şekilde kullanıma sunulmalıdır. Bu çerçevede G20 platformu aşıya herkesin uygun maliyetli ve hakkaniyetli erişimini güvence altına alacak mekanizmaları hazırlamalı ve işletmelidir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan'ın dönem başkanlığındaki G20 Zirvesi'ne Vahdettin Köşkü'nden canlı bağlantıyla katıldı.

Başkan Erdoğan, "Suriye'den Libya'ya, Doğu Akdeniz'den Kafkasya'ya kadar her yerde dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında yer almaya devam ediyoruz. Aleyhimizde yürütülen karalama kampanyalarına rağmen bu tutumumuzu sürdürmekte kararlıyız. 35 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak küresel güvenliğe en büyük tehdit olan terörizm konusunda ilkeli, tutarlı bir tutum sergiledik." dedi.

Erdoğan, 12. Halifaks Uluslararası Güvenlik Forumu'na gönderdiği video mesajda, çevrim içi de olsa foruma katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Son dakika: Başkan Erdoğan 12. 'na video mesaj gönderdi

Son dakika: Başkan Erdoğan 12. Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu'na video mesaj gönderdi

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye'den Libya'ya, Doğu Akdeniz'den Kafkasya'ya kadar her yerde dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında yer almaya devam ediyoruz. Aleyhimizde yürütülen karalama kampanyalarına rağmen bu tutumumuzu sürdürmekte kararlıyız. 35 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak küresel güvenliğe en büyük tehdit olan terörizm konusunda ilkeli, tutarlı bir tutum sergiledik." dedi.

Erdoğan, 12. Halifaks Uluslararası Güvenlik Forumu'na gönderdiği video mesajda, çevrim içi de olsa foruma katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

İki gün boyunca yapılacak tartışmaların verimli ve başarılı geçmesi temennisinde bulunan Erdoğan, fikirleriyle toplantıya katkı sunacak tüm katılımcılara teşekkür ederek, kritik bir dönemde önemli bir gündemle gerçekleştirilen forumun hayırlı olmasını diledi.

Uluslararası toplumun, 21'inci yüzyılın en büyük küresel imtihanıyla karşı karşıya olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"1 milyon 375 bin insanın hayatına mal olan koronavirüs salgını, maalesef yayılmaya devam ediyor. Her ne kadar bu salgın öncelikle sağlıkla ilgili olsa da sonuçları itibarıyla hayatımızın hemen her alanını etkiliyor. İş gücü piyasasından ticarete, kişisel ilişkilerden kamu güvenliğine kadar pek çok alanda salgının artçı sarsıntılarına şimdiden şahit oluyoruz. Son günlerde kimi ülkelerde tırmanan sokak olaylarının gerisinde, ırkçılıkla beraber salgının ortaya çıkardığı adaletsizliklerin de olduğuna inanıyorum. Dünya genelinde 1,4 milyona yaklaşan can kaybını, sadece Kovid-19 virüsünün ölümcül etkisine bağlamak son derece yanlıştır. Bu tablolun oluşmasında küresel sistemin artık çözüm yerine sorun üreten yapısının da payı vardır. Ortak geleceğimizi tehdit eden bu kriz karşısında, uluslararası toplum maalesef gerekli dayanışmayı halen gösteremiyor. Özellikle küresel sistemin çeperinde yer alan, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin salgınla mücadelede kaderlerine terk edildiğini görüyoruz."

Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan G-20 zirvesinde ilan etti: İnsanlığın hizmetine sunacağız"AŞILAR, KAYITSIZ ŞARTSIZ TÜM İNSANLIĞIN ORTAK İSTİFADESİNE SUNULMALIDIR"
Türkiye olarak salgının ilk günlerinden itibaren uluslararası toplumla iş birliği içinde hareket ettiklerini dile getiren Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in yanı sıra NATO, Dünya Sağlık Örgütü, G20, MİKTA, Türk Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer uluslararası platformlardaki çabalarda ön saflarda yer aldıklarını ifade etti.

Başkan Erdoğan, şimdiye kadar din, dil, ırk ayrımı yapmadan 156 ülkeye ve 9 uluslararası kuruluşa destek olduklarına dikkati çekerek, "Tüm bunları çıkar veya menfaat beklediğimiz için değil; 7,5 milyarlık büyük insanlık ailesine karşı sorumlu olduğumuzu hissettiğimiz için yaptık. Paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan bir millet olarak yardım çalışmalarımızı aralıksız devam ettiriyoruz." dedi.

Geçen günlerde, aşı geliştirme çalışmalarında önemli mesafe katedildiğine yönelik sevindirici haberler aldıklarını aktaran Erdoğan, "Uğur Şahin ve Özlem Türeci isimli Türk doktorların da katkı yaptıkları bu gayretlerin, tüm insanlık için bir 'müjde' niteliğine bürünmesi, ancak bu çalışmaların rekabet konusu yapılmaması halinde mümkün olabilir. Hangi ülkede üretilirse üretilsin, kullanıma hazır hale getirilecek aşılar, kayıtsız şartsız tüm insanlığın ortak istifadesine sunulmalıdır." ifadelerini kullandı.

"ULUSLARARASI TOPLUM, TARİHE KARA BİR LEKE OLARAK ACI TECRÜBELERDEN DERS ÇIKARAMAMIŞTIR"
Uluslararası toplum tarafından terk edilmiş olma düşüncesinin, birçok ülkeyi içe kapanmaya ittiğini gördüklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu durum, ne yazık ki ırkçılık, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi ciddi toplumsal marazlara ivme kazandırıyor. Terör örgütleri, salgının bazı ülkelerde ortaya çıkardığı otorite boşluğundan istifadeyle yeniden palazlanma teşebbüsüne giriştiler. Özellikle aşırı sağcı yapılar, salgının sebep olduğu ekonomik zorlukları istismar ederek, kendilerine zemin oluşturmaya çalışıyor. Milyonlarca vatandaşı yurt dışında yaşayan ve pek çok insanını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak bu gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz.

Son günlerde çok daha yüksek sesle dillendirdiğimiz samimi uyarılar, hem vatandaşlarımızın hem de yüz milyonlarca Müslüman kardeşimizin hissiyatını yansıtmaktadır. Zira Holokost'tan Bosna'ya, Ruanda'dan Myanmar'a, insanlığa karşı suçların işlenmesinde, önce nefret söyleminin ayak sesleri duyulmuştur. Ancak uluslararası toplum, her biri tarihe kara bir leke olarak geçen bu acı tecrübelerden gereken dersleri çıkaramamıştır. Sadece vatandaşlarımızın değil, tüm uluslararası toplumun güvenliği için de bu konuda inisiyatif alınması gerekiyor."

"Geldiğimiz aşamada şu noktanın anlaşıldığına inanıyorum. Hepimiz güvende olana kadar hiçbirimiz güvende değiliz." diyen Erdoğan, "Hiçbir ülkenin, günümüz dünyasında güvenlik meselelerine coğrafi uzaklık-yakınlık merceğinden bakma lüksü yoktur. Dünyanın küresel bir köye dönüştüğü, mesafelerin anlamını yitirdiği böylesi bir dönemde artık Avrupa'nın kaderi Afrika'nınkinden, Kuzey Amerika'nın kaderi de Güney Amerika'nınkinden bağımsız değildir. Gelişen teknoloji ve ulaşım imkanları, hiç olmadığı kadar bizi birbirimize yaklaştırıyor, beraber çalışmaya, sorunlarımıza ortak çözümler bulmaya icbar ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

"DÜNYANIN EN ELİ KANLI TERÖR ÖRGÜTLERİYLE AYNI ANDA MÜCADELE EDİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün küresel istikrarı tehdit eden krizlerin çoğunun Türkiye'nin yer aldığı bölgede yaşandığına işaret ederek, "Türkiye olarak, DEAŞ'tan PKK-YPG'sine, FETÖ'den DHKPC'sine kadar dünyanın en eli kanlı terör örgütleriyle aynı anda mücadele ediyoruz. Uluslararası toplumun yüzleştiği yeni sınamalar ve tehditler karşısında güvenilir bir NATO müttefiki olarak kritik sorumluluklar üstleniyoruz. Terör tehditlerinin bertaraf edilmesi, ihtilafların önlenmesi ve istikrarın güçlendirilmesi noktasında elimizden gelen çabayı gösteriyoruz." diye konuştu.

Bölgedeki tüm sıkıntılarda Türkiye'nin tavrının daima sorunun değil çözümün parçası olmaktan yana olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu bakışla Suriye'den Libya'ya, Doğu Akdeniz'den Kafkasya'ya kadar her yerde dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında yer almaya devam ediyoruz. Aleyhimizde yürütülen karalama kampanyalarına rağmen bu tutumumuzu sürdürmekte kararlıyız. 35 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak küresel güvenliğe en büyük tehdit olan terörizm konusunda ilkeli, tutarlı bir tutum sergiledik. Gerektiğinde şehitler verme pahasına Suriye'de yuvalanan terör örgütlerine karşı başarılı harekatlar gerçekleştirdik. Bu operasyonlar sayesinde 8 bin 200 kilometrekareden fazla alanı terörden arındırdık. Attığımız adımlar sayesinde 411 binden fazla Suriyeli kardeşimizin gönüllü ve güvenli bir şekilde memleketlerine geri dönmesini sağladık. DEAŞ'ın alan hakimiyetini sonlandırırken, PKK/YPG terör örgütünden kaynaklı tehdidi de önemli ölçüde bertaraf ettik. İdlib'deki mevcudiyetimizle yeni bir insani trajedinin ve büyük bir göç dalgasının önüne geçtik."

Erdoğan, bugüne kadar 8 binden fazla yabancı terörist savaşçı yakaladıklarını ve ülkelerine geri gönderdiklerini belirterek, "Bunun yanında çatışma bölgeleriyle bağlantılı olduğunu tespit ettiğimiz 100 bin kişiye ülkemize giriş yasağı koyduk. Yakalayıp yabancı güvenlik birimlerine teslim ettiğimiz teröristlerin bugün elini kolunu sallayarak terör eylemi yapabilmesi, elbette düşündürücüdür. Türkiye, sadece PKK ve DEAŞ'la mücadelesinde değil, yabancı terörist savaşçılara karşı mücadelesinde de maalesef yalnız bırakılmıştır." dedi.

Türkiye'nin Suriye kaynaklı düzensiz göç yükünün neredeyse tamamını tek başına omuzlamak zorunda kaldığını belirten Erdoğan, yaklaşık 9 yıldır 3,6 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye'ye verilen sözlerin de hiçbirinin yerine getirilmediğini söyledi.

Erdoğan, 12. Halifaks Uluslararası Güvenlik Forumu'na gönderdiği video mesajda, bir gerçeğin altını özellikle çizmek istediğini belirterek, Türkiye olarak etraftaki sorunlarla ilgilenirken asla irredantist yani yayılmacı, müdahaleci bir anlayış içinde olmadıklarını ifade etti.

Türkiye'nin hiç kimsenin, hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, içişlerinde gözü olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Biz öncelikle kendi milli güvenliğimizi, kendi vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini sağlamaya ve bunları sağlam noktada değerlendirmeye, ardından da bölgemizin ve gönül coğrafyamızın istikrar, huzur ve iç barışına katkı sunmaya çalıyoruz." dedi.

Dağlık Karabağ meselesinin bu noktada önemli bir örnek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Azerbaycan toprağı olan bu bölge, Birleşmiş Milletler ve AGİT kararlarına rağmen yaklaşık 30 yıl boyunca Ermenistan tarafından işgal edilmiş durumdaydı. Sorunu çözmek amacıyla oluşturulan MİNSK Grubu eş başkanları ise işgali sonlandırma noktasında şimdiye kadar maalesef hiçbir adım atmamıştı. Rusya Federasyonuyla ortak çabalarımız sayesinde varılan anlaşmayla hem sıcak bir çatışmayı bitirdik, hem de 30 yıldır buzdolabında bekletilen bir sorunun çözümüne katkı sağladık." diye konuştu.

Son dakika haberi: Başkan Erdoğan'dan Avrupa Birliği mesajı

"BUGÜN LİBYA'DA SİYASİ ÇÖZÜM UMUTLARI YEŞERMİŞSE, BUNDA TÜRKİYE'NİN CİDDİ KATKISI BULUNUYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya'daki krizin başından beri, ihtilafın sadece siyasi diyalog yoluyla çözülebileceğini savunduklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Libya Milli Mutabakat Hükümeti'ne sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği, ülkenin daha fazla iç savaşa sürüklenmesini engelledi, Birleşmiş Milletler öncülüğündeki siyasi sürecin önünü açtı. Bugün Libya'da siyasi çözüm umutları yeniden yeşermişse, bunda Türkiye'nin zamanında yaptığı müdahalenin çok ciddi katkısı bulunuyor. Sahada kalıcı ateşkesin tesisi ve kapsayıcı siyasi sürecin ilerletilmesi konusunda Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, tüm taraflarla eşgüdüm halinde çabalarımızı sürdürüyoruz. Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun çalışmalarını da destekliyoruz."

"Doğu Akdeniz'deki her türlü gelişmenin yükünü taşıyan ülkemizin, doğal kaynaklar söz konusu olduğunda yok sayılmasına elbette rıza gösteremezdik." diyen Erdoğan, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin provokasyonlarına rağmen, Doğu Akdeniz meselesinde daima sabırlı, soğukkanlı davrandıklarını anlattı.

Erdoğan, Avrupa Birliği'nin, "birlik içi dayanışma" adı altında, Doğu Akdeniz'de hem Türklerin haklarını, hem de Kıbrıs Türkleri'nin menfaatlerini korumak için kararlılıkla yürüttükleri arama ve sondaj faaliyetlerine dair ithamlarının tarihle, hukukla, gerçeklerle bağdaşmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kıbrıs Türkleri'ne yönelik izolasyonlara son verilmesi ve Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarının hakkaniyetli paylaşımı yönündeki çabalarımızı aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Diğer taraftan, diyalog ve diplomasiye kapımızı hiçbir zaman kapatmadık, kapatmıyoruz. Kıbrıs Türkleri'nin de katılacağı bir Doğu Akdeniz konferansı düzenlenmesi önerimiz, sorunu diyalogla çözme irademizin tezahürüdür. Türkiye, Ege'de ve Doğu Akdeniz'de mevcut sorunların aşılması için her zaman yapıcı tutum sergilemiştir. Nitekim, geçtiğimiz aylarda NATO Genel Sekreteri'nin girişimiyle ülkemiz ile Yunanistan arasında NATO çatısı altında gerçekleştirilen ayrıştırma görüşmelerine başından itibaren aktif ve samimi biçimde katılım gösterdik, katkı sağladık. Ayrıca, Yunanistan ile Ege sorunlarının ele alındığı ve sonuncusu 4,5 yıl önce gerçekleştirilen İstikşafi Görüşmeler sürecinin yeniden başlatılması hususunda mutabakata vardık."

"TÜRKİYE'Yİ DİPLOMASİDE DAR BİR ÇERÇEVEYE HAPSETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Coğrafi bakımdan Afro-Avrasya ülkesi olan Türkiye'yi diplomaside dar bir çerçeveye hapsetmek, yanlış olduğu gibi mümkün de değildir." diyerek, şunları kaydetti:

"Bizim ne Doğu'ya, ne de Batı'ya sırtımızı dönme gibi bir lüksümüz olabilir. Avrupa ile ilişkilerimizi geliştirirken, Asya'yı ve Afrika'yı asla ihmal etmiyoruz. Rusya'yla son dönemde derinleşen iş birliğimizi, Amerika'yla köklü bağlarımızın alternatifi olarak görmüyoruz. Bilhassa 68 yıldır üyesi olduğumuz NATO içindeki konumumuza büyük önem atfediyoruz. Türkiye'nin sınırları aynı zamanda NATO'nun sınırlarıdır. Günümüzde de, NATO'nun yüzleştiği yeni sınamalar ve tehditler karşısında güvenilir bir müttefik olarak kritik sorumluluklar üstleniyoruz. Afganistan'da, Kosova'da, Irak'ta, Karadeniz'de, Akdeniz'de ve diğer coğrafyalarda İttifak'a sağladığımız ciddi katkılarla, külfet paylaşımında büyük bir yükü omuzladık. Bu gerçeğin, dar siyasi saiklerle gölgelenmesine ve sorgulanmasına müsaade etmeyiz. Biz hem ülkemizin hem de müttefiklerimizin hak ve çıkarlarını gözetirken, aynı hassasiyeti ve dayanışma ruhunu müttefiklerimizden beklememiz de tabiidir."

Erdoğan, Türkiye'nin, uluslararası güvenlik ve istikrara yönelen tehditler karşısında kararlı biçimde mücadelesini sürdürme iradesine sahip olduğunun altını özellikle çizmek istediğini dile getirdi.

Forumun gündeminde yer alan, birbirinden önemli konu başlıklarında ortaya koyacakları fikirlerin, barış ve güvenlik arayışlarına katkı sağlamasını temenni eden Erdoğan, çalışmalarında başarılar dileyerek sözlerini sonlandırdı.