Başkan Erdoğan Washington Post’a yazdı: Yeni Zelandateröristi...

Başkan Erdoğan Washington Post'a yazdı: Yeni Zelandateröristi ve DEAŞ'ın kumaşı aynı..

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ABD gazetesine yazdı .Erdoğan, "Yeni Zelanda teröristi ve DEAŞ'ın kumaşı aynı. Teröristin Türkiye'ye ve şahsıma atıfta bulunması manidardır" ifadesini kullandı..

20 Mart 2019 - 05:39

Başkan Erdoğan 'a yazdı: teröristi ve 'ın kumaşı aynı

Giriş Tarihi: 20.3.2019  00:59 Güncelleme Tarihi: 20.3.2019  05:41

Başkan  'ta bir makale kaleme aldı.  katliamını ele alan Erdoğan : "teröristi ve 'ın kumaşı aynı" ifadelerini kullandı.

Başkan Erdoğan Washington Post'a yazdı: Yeni Zelanda teröristi ve DEAŞ'ın kumaşı aynı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Washington Post gazetesi için "Yeni Zelanda teröristi ve DEAŞ'ın kumaşı aynıdır" başlıklı bir makale kaleme aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, makalesinde şunları kaydetti:

Yeni Zelanda teröristi ve DEAŞ'ın kumaşı aynıdır. Geçtiğimiz hafta Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrinde yaşanan terör saldırılarında 50 masum insan şehit oldu. Cuma namazı için yerel camilerde toplanan düzinelerce Müslüman, saldırıdan yaralı olarak kurtuldu. Cinayet silahlarının üzerinde ve teröristin internet ortamında yayımladığı manifestoda çok sayıda tarihi referansa rastlandı. Teröristin Türkiye'ye ve şahsıma birçok kez atıfta bulunması hem manidar hem de üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur.

"GELECEKTE YAŞANABİLECEK SALDIRILARIN ENGELLENMESİ İÇİN YENİ ZELANDA VE DİĞER ÜLKELERLE İŞBİRLİĞİ İÇERİSİNDE ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRMEKTEDİR"

Yetkili makamlarımız, Yeni Zelanda saldırısı sonrasında saldırgan Brenton Harrison Tarrant'ın 2016 yılında Türkiye'ye iki kez gelerek ülkemizin muhtelif bölgelerinde zaman geçirdiğini ortaya çıkardı. Ayrıca Tarrant'ın Fas, İsrail ve Hırvatistan gibi bazı ülkelere seyahat ettiğini tespit ettik. Türk istihbarat ve emniyet birimleri, olayın aydınlatılması ve gelecekte yaşanabilecek saldırıların engellenmesi için Yeni Zelanda ve diğer ülkelerle işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdürmektedir.

Christchurch katliamının sorumlusu, dünya tarihini ve Hristiyanlık inancını tahrif ederek sapkın görüşlerini meşrulaştırmaya çalışmıştır. İnsanların arasına nefret tohumları serpmeye kalkışmıştır. Geçmişte defalarca terörün dini, dili veya ırkı olamayacağını ifade etmiş bir lider olarak geçtiğimiz hafta yaşanan terör saldırılarını Hristiyan öğretisine, ahlâkına veya prensiplerine bağlamaya yönelik her türlü gayreti kategorik olarak reddediyorum. Yeni Zelanda'da yaşananlar ancak cehalet ve nefretin zehirli bir çıktısı olarak değerlendirilebilir.

Erdoğan'ın sahneye çağırdığı Emirhan büyük sevinç yaşadı

"YENİ ZELANDA'DA MASUM İNSANLARIN CANINI ALAN KATİLLE TÜRKİYE, FRANSA, ENDONEZYA VE BAŞKA YERLERDE TERÖR SALDIRILARI DÜZENLEYENLER ARASINDA KESİNLİKLE HİÇBİR FARK OLMADIĞINI TESPİT ETMEK DURUMUNDAYIZ"

Milletimiz, tarihin teröristler tarafından tahrif edilmesiyle ilk kez bu olayda karşılaşmamıştır. Tarihi radikal ideolojisinin perspektifinden yorumlayan ve çoğunluğu Müslüman binlerce sivilin katili olan DEAŞ terör örgütü, son yıllarda "İstanbul'un yeniden fethi" için çağrıda bulunmuştur. Bu çağrı, Christchurch saldırganının manifestosunda yer alan "şehri bir kez daha Hristiyan yapma" sözüyle benzerlik göstermektedir. DEAŞ, aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya yemin etmiştir - ki Türk askerinin Suriye'de terör örgütüne bu kadar ağır bir darbe vurmasının sebebplerinden biri budur.

Bu itibarla, Yeni Zelanda'da masum insanların canını alan katille Türkiye, Fransa, Endonezya ve başka yerlerde terör saldırıları düzenleyenler arasında kesinlikle hiçbir fark olmadığını tespit etmek durumundayız.

DEAŞ saldırıları sonrasında bu kabul edilemez terörist eylemlerin suçunu İslam'a ve Müslümanlara atan Batılı siyasetçi ve yorumcuların sayısı hiç de az değildi. Bu şahısların görüşleri, Avustralyalı senatör Fraser Anning'in görüşleriyle örtüşüyordu. O dönemde biz, inancımızın terörle özdeşleştirilmesine itiraz ederek teröristlerin dinimizi ele geçirme çabalarını engelleme sözü vermiştik. Maalesef Avrupa'da ve Batı dünyasının diğer kısımlarında İslamofobi, yabancı düşmanlığı ve liberal değerlerle örtüşmeyen başka pratikler sessizlikle karşılandı. Bunun tekrar olmasına izin veremeyiz. Eğer dünya Yeni Zelanda'da yaşanan saldırının benzerlerinin gelecekte yaşanmasını engellemek istiyorsa, öncelikle bu olayın koordine bir karalama kampanyasının sonucu olduğunu teşhis etmelidir.

"DOST VE MÜTTEFİKLERİMİZLE BİRLİKTE TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI MÜCADELE ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ"

Türk milletinin yüzyıllardır vatan eylediği topraklardan teröristler istiyor diye ayrılmayacağı aşikardır. Aynı şekilde sapkın katiller, bizi herhangi bir dini cemaat, millet veya grubu hedef almaya ikna edemeyecektir. Yüzyıllar boyunca Avrupa milletler ailesinin bir parçası olan Osmanlı İmparatorluğu'nun varisi olan Türkiye, 11 Eylül terör saldırılarının hemen ardından teröre karşı ittifaka katılmıştır. 60 yılı aşkın süre önce NATO'ya katılan ülkemiz, Avrupa Birliği'ne tam üye olmayı stratejik bir hedef olarak görmektedir. Aynı şekilde dost ve müttefiklerimizle birlikte tüm terör örgütlerine karşı mücadele etmeyi sürdüreceğiz.

Christchurch katliamı sonrasında Batı'nın üzerine düşen bazı sorumluluklar bulunmaktadır. Batılı toplumlar ve hükümetler, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi gibi son yıllarda yükselen ideolojilerin normalleşmesine izin vermemelidir. Bu sapkın ideolojilerin, tıpkı anti-semitizm gibi insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunun kabul edilmesi çok önemlidir. İlaveten yaşanan olayı tüm yönleriyle aydınlatmak ve hem bu teröristin nasıl radikalleştiğini hem de terör örgütleriyle bağlantılarını anlayarak gelecekte yaşanabilecek trajedileri engellemeliyiz. Son olarak tüm Batılı liderlerin, Yeni Zelanda Başbakanı Sayın Jacinda Ardern'in cesareti, liderliği ve samimiyetinden ders alarak kendi ülkelerinde yaşayan Müslümanları kucaklaması gerekir.

Son dakika... Başkan  gazetesine yazdı. Başkan Erdoğan, " teröristi ve 'ın kumaşı aynı. 'ye ve şahsıma atıfta bulunması manidardır. Türk Emniyeti olayı aydınlatmak için işbirliği içinde" ifadesini kullandı.

Başkan Erdoğan: Yeni Zelanda teröristi ve DEAŞ'ın kumaşı aynı

Başkan  Washington Post gazetesine bir makale yazdı. Başkan Erdoğan, " teröristi ve 'ın kumaşı aynı" ifadesini kullandı. Başkan Erdoğan, "'ye ve şahsıma atıfta bulunması manidardır. Türk Emniyeti olayı aydınlatmak için işbirliği içinde." dedi.

İşte Başkan Erdoğan'ın makalesi...

"TERÖRİSTİN TÜRKİYE'YE VE ŞAHSIMA BİRÇOK KEZ ATIFTA BULUNMASI MANİDAR"
Geçtiğimiz hafta Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrinde yaşanan terör saldırılarında 50 masum insan şehit oldu. Cuma namazı için yerel camilerde toplanan düzinelerce Müslüman, saldırıdan yaralı olarak kurtuldu. Cinayet silahlarının üzerinde ve teröristin internet ortamında yayımladığı manifestoda çok sayıda tarihi referansa rastlandı. Teröristin 'ye ve şahsıma birçok kez atıfta bulunması hem manidar hem de üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur.
"AYRICA TARRANT'IN FAS, İSRAİL VE HIRVATİSTAN GİBİ BAZI ÜLKELERE SEYAHAT ETTİĞİNİ TESPİT ETTİK"
Yetkili makamlarımız, Yeni Zelanda saldırısı sonrasında saldırgan Brenton Harrison Tarrant'ın 2016 yılında Türkiye'ye iki kez gelerek ülkemizin muhtelif bölgelerinde zaman geçirdiğini ortaya çıkardı. Ayrıca Tarrant'ın Fas,  ve Hırvatistan gibi bazı ülkelere seyahat ettiğini tespit ettik. Türk istihbarat ve emniyet birimleri, olayın aydınlatılması ve gelecekte yaşanabilecek saldırıların engellenmesi için Yeni Zelanda ve diğer ülkelerle işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdürmektedir.



"İNSANLARIN ARASINA NEFRET TOHUMLARI SERPMEYE KALKIŞMIŞTIR"
Christchurch katliamının sorumlusu, dünya tarihini ve Hristiyanlık inancını tahrif ederek sapkın görüşlerini meşrulaştırmaya çalışmıştır. İnsanların arasına nefret tohumları serpmeye kalkışmıştır. Geçmişte defalarca terörün dini, dili veya ırkı olamayacağını ifade etmiş bir lider olarak geçtiğimiz hafta yaşanan terör saldırılarını Hristiyan öğretisine, ahlâkına veya prensiplerine bağlamaya yönelik her türlü gayreti kategorik olarak reddediyorum. Yeni Zelanda'da yaşananlar ancak cehalet ve nefretin zehirli bir çıktısı olarak değerlendirilebilir.

"MİLLETİMİZ, TARİHİN TERÖRİSTLER TARAFINDAN TAHRİF EDİLMESİYLE İLK KEZ BU OLAYDA KARŞILAŞMAMIŞTIR"
Milletimiz, tarihin teröristler tarafından tahrif edilmesiyle ilk kez bu olayda karşılaşmamıştır. Tarihi radikal ideolojisinin perspektifinden yorumlayan ve çoğunluğu Müslüman binlerce sivilin katili olan DEAŞ terör örgütü, son yıllarda "İstanbul'un yeniden fethi" için çağrıda bulunmuştur. Bu çağrı, Christchurch saldırganının manifestosunda yer alan "şehri bir kez daha Hristiyan yapma" sözüyle benzerlik göstermektedir. DEAŞ, aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya yemin etmiştir – ki Türk askerinin Suriye'de terör örgütüne bu kadar ağır bir darbe vurmasının sebebplerinden biri budur. Bu itibarla, Yeni Zelanda'da masum insanların canını alan katille Türkiye,  ve başka yerlerde terör saldırıları düzenleyenler arasında kesinlikle hiçbir fark olmadığını tespit etmek durumundayız.

"BUNUN TEKRAR OLMASINA İZİN VEREMEYİZ."
DEAŞ saldırıları sonrasında bu kabul edilemez terörist eylemlerin suçunu İslam'a ve Müslümanlara atan Batılı siyasetçi ve yorumcuların sayısı hiç de az değildi. Bu şahısların görüşleri, Avustralyalı senatör Fraser Anning'in görüşleriyle örtüşüyordu. O dönemde biz, inancımızın terörle özdeşleştirilmesine itiraz ederek teröristlerin dinimizi ele geçirme çabalarını engelleme sözü vermiştik. Maalesef Avrupa'da ve Batı dünyasının diğer kısımlarında , yabancı düşmanlığı ve liberal değerlerle örtüşmeyen başka pratikler sessizlikle karşılandı. Bunun tekrar olmasına izin veremeyiz. Eğer dünya Yeni Zelanda'da yaşanan saldırının benzerlerinin gelecekte yaşanmasını engellemek istiyorsa, öncelikle bu olayın koordine bir karalama kampanyasının sonucu olduğunu teşhis etmelidir.
"60 YILI AŞKIN SÜRE ÖNCE NATO'YA KATILAN ÜLKEMİZ..."
Türk milletinin yüzyıllardır vatan eylediği topraklardan teröristler istiyor diye ayrılmayacağı aşikardır. Aynı şekilde sapkın katiller, bizi herhangi bir dini cemaat, millet veya grubu hedef almaya ikna edemeyecektir. Yüzyıllar boyunca Avrupa milletler ailesinin bir parçası olan Osmanlı İmparatorluğu'nun varisi olan Türkiye, 11 Eylül terör saldırılarının hemen ardından teröre karşı ittifaka katılmıştır. 60 yılı aşkın süre önce NATO'ya katılan ülkemiz, Avrupa Birliği'ne tam üye olmayı stratejik bir hedef olarak görmektedir. Aynı şekilde dost ve müttefiklerimizle birlikte tüm terör örgütlerine karşı mücadele etmeyi sürdüreceğiz.

"BATI'NIN ÜZERİNE DÜŞEN BAZI SORUMLULUKLAR BULUNMAKTADIR"
Christchurch katliamı sonrasında Batı'nın üzerine düşen bazı sorumluluklar bulunmaktadır. Batılı toplumlar ve hükümetler, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi gibi son yıllarda yükselen ideolojilerin normalleşmesine izin vermemelidir. Bu sapkın ideolojilerin, tıpkı anti-semitizm gibi insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunun kabul edilmesi çok önemlidir. İlaveten yaşanan olayı tüm yönleriyle aydınlatmak ve hem bu teröristin nasıl radikalleştiğini hem de terör örgütleriyle bağlantılarını anlayarak gelecekte yaşanabilecek trajedileri engellemeliyiz. Son olarak tüm Batılı liderlerin, Yeni Zelanda Başbakanı Sayın Jacinda Ardern'in cesareti, liderliği ve samimiyetinden ders alarak kendi ülkelerinde yaşayan Müslümanları kucaklaması gerekir

Başkan Erdoğan kayıtsız kalmadı, Ebru'yu mitinge davet ettiSon dakika... Başkan Erdoğan ABD gazetesine yazdı

BAŞKAN ERDOĞAN: YENİ ZELANDA TERÖRİSTİ VE DEAŞ'IN KUMAŞI AYNI

Başkan  gazetesine yazdı .Erdoğan, " teröristi ve 'ın kumaşı aynı. Teröristin Türkiye'ye ve şahsıma atıfta bulunması manidardır" ifadesini kullandı..  Erdoğan'ın makalesinden satır başları:

Yeni Zelanda teröristi ve DEAŞ'ın kumaşı aynıdır

Geçtiğimiz hafta 'nın Christchurch şehrinde yaşanan terör saldırılarında 50 masum insan şehit oldu. Cuma namazı için yerel camilerde toplanan düzinelerce Müslüman, saldırıdan yaralı olarak kurtuldu. Cinayet silahlarının üzerinde ve teröristin internet ortamında yayımladığı manifestoda çok sayıda tarihi referansa rastlandı. Teröristin Türkiye'ye ve şahsıma birçok kez atıfta bulunması hem manidar hem de üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur.

Yetkili makamlarımız, Yeni Zelanda saldırısı sonrasında saldırgan Brenton Harrison Tarrant'ın 2016 yılında Türkiye'ye iki kez gelerek ülkemizin muhtelif bölgelerinde zaman geçirdiğini ortaya çıkardı. Ayrıca Tarrant'ın Fas, İsrail ve Hırvatistan gibi bazı ülkelere seyahat ettiğini tespit ettik. Türk istihbarat ve emniyet birimleri, olayın aydınlatılması ve gelecekte yaşanabilecek saldırıların engellenmesi için Yeni Zelanda ve diğer ülkelerle işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdürmektedir.

Christchurch katliamının sorumlusu, dünya tarihini ve Hristiyanlık inancını tahrif ederek sapkın görüşlerini meşrulaştırmaya çalışmıştır. İnsanların arasına nefret tohumları serpmeye kalkışmıştır. Geçmişte defalarca terörün dini, dili veya ırkı olamayacağını ifade etmiş bir lider olarak geçtiğimiz hafta yaşanan terör saldırılarını Hristiyan öğretisine, ahlâkına veya prensiplerine bağlamaya yönelik her türlü gayreti kategorik olarak reddediyorum. Yeni Zelanda'da yaşananlar ancak cehalet ve nefretin zehirli bir çıktısı olarak değerlendirilebilir.

Milletimiz, tarihin teröristler tarafından tahrif edilmesiyle ilk kez bu olayda karşılaşmamıştır. Tarihi radikal ideolojisinin perspektifinden yorumlayan ve çoğunluğu Müslüman binlerce sivilin katili olan  terör örgütü, son yıllarda "İstanbul'un yeniden fethi" için çağrıda bulunmuştur. Bu çağrı, Christchurch saldırganının manifestosunda yer alan "şehri bir kez daha Hristiyan yapma" sözüyle benzerlik göstermektedir. DEAŞ, aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya yemin etmiştir – ki Türk askerinin Suriye'de terör örgütüne bu kadar ağır bir darbe vurmasının sebebplerinden biri budur.

Bu itibarla, Yeni Zelanda'da masum insanların canını alan katille Türkiye, Fransa, Endonezya ve başka yerlerde terör saldırıları düzenleyenler arasında kesinlikle hiçbir fark olmadığını tespit etmek durumundayız.

DEAŞ saldırıları sonrasında bu kabul edilemez terörist eylemlerin suçunu İslam'a ve Müslümanlara atan Batılı siyasetçi ve yorumcuların sayısı hiç de az değildi. Bu şahısların görüşleri, Avustralyalı senatör Fraser Anning'in görüşleriyle örtüşüyordu. O dönemde biz, inancımızın terörle özdeşleştirilmesine itiraz ederek teröristlerin dinimizi ele geçirme çabalarını engelleme sözü vermiştik. Maalesef Avrupa'da ve Batı dünyasının diğer kısımlarında İslamofobi, yabancı düşmanlığı ve liberal değerlerle örtüşmeyen başka pratikler sessizlikle karşılandı. Bunun tekrar olmasına izin veremeyiz. Eğer dünya Yeni Zelanda'da yaşanan saldırının benzerlerinin gelecekte yaşanmasını engellemek istiyorsa, öncelikle bu olayın koordine bir karalama kampanyasının sonucu olduğunu teşhis etmelidir.

Türk milletinin yüzyıllardır vatan eylediği topraklardan teröristler istiyor diye ayrılmayacağı aşikardır. Aynı şekilde sapkın katiller, bizi herhangi bir dini cemaat, millet veya grubu hedef almaya ikna edemeyecektir. Yüzyıllar boyunca Avrupa milletler ailesinin bir parçası olan Osmanlı İmparatorluğu'nun varisi olan Türkiye, 11 Eylül terör saldırılarının hemen ardından teröre karşı ittifaka katılmıştır. 60 yılı aşkın süre önce NATO'ya katılan ülkemiz, Avrupa Birliği'ne tam üye olmayı stratejik bir hedef olarak görmektedir. Aynı şekilde dost ve müttefiklerimizle birlikte tüm terör örgütlerine karşı mücadele etmeyi sürdüreceğiz.

Christchurch katliamı sonrasında Batı'nın üzerine düşen bazı sorumluluklar bulunmaktadır. Batılı toplumlar ve hükümetler, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi gibi son yıllarda yükselen ideolojilerin normalleşmesine izin vermemelidir. Bu sapkın ideolojilerin, tıpkı anti-semitizm gibi insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunun kabul edilmesi çok önemlidir. İlaveten yaşanan olayı tüm yönleriyle aydınlatmak ve hem bu teröristin nasıl radikalleştiğini hem de terör örgütleriyle bağlantılarını anlayarak gelecekte yaşanabilecek trajedileri engellemeliyiz. Son olarak tüm Batılı liderlerin, Yeni Zelanda Başbakanı Sayın Jacinda Ardern'in cesareti, liderliği ve samimiyetinden ders alarak kendi ülkelerinde yaşayan Müslümanları kucaklaması gerekir.

Bu haber 200997 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Milyonlara temmuzda enflasyon zammı! Emekli ve memurun yüzü gülecek! Kök maaş ve en düşük maaş değişiyor 
Milyonlara temmuzda enflasyon zammı! Emekli ve memurun yüzü...
Milyonlara temmuzda enflasyon zammı! Emekli ve memurun yüzü gülecek! Kök maaş ve en düşük maaş değişiyor 
Milyonlara temmuzda enflasyon zammı! Emekli ve memurun yüzü...